KİME NE OLDU ?
ÖZCAN ALADAĞ
ozcanaladag001@gmail.com - 05358268550Siyaset yaparak bir yerlerde yönetici konumuna geliyorsanız her şeyi mubah sayar duruma geliyorsunuz. Yapılmaması gereken davranışlara önce karşı çıkıyorsunuz. Sonra o karşı çıktığınız davranışı siz yapıyorsunuz.
Bunu neden yapıyorsunuz?
Çünkü yaptığınız o olumsuzluğun karşısında elinizi ve kolunuzu sallayarak yaşamınıza devam edeceğinizi biliyorsunuz. Suç ve karşılığı olan ceza konusunda kafanız rahat! Yani kime ne oldu? Sorusunu sorup sonra da ‘yapanın yerine kar kalır’ teziyle hareket ediyorsunuz.
Uzağa gitmeyin, Adana’ya bakın. 30 yıllık dönemde ne iddialar ortaya konuldu. Ne dosyalar açıldı. Hırsızlıklar, yolsuzluklar, çalmalar, çırpmalar kıyamet gibi ortalıkta uçuştu.
Sonuç?
Elde var sıfır. Her gelen kendinden önceki dönemi eleştirdi. Sonra kendisi de ondan daha beter, rezil duruma düştü.
Bu yolla kazandıklarını yiyebildiler mi? Orasını ancak Allah bilir. Boğazlarından geçiyor mu? Vallahi bal gibi geçiyor…
Kime ne oldu? Sorusunu kendinize sorarak hareket ederseniz cebinizi düşünmeye başlarsınız. Etrafınızdaki insanlara ulufe dağıtır gibi kamu kaynaklarını yollarına sererseniz inanın bana bu dünyada iflah olmadığınız gibi öbür dünyanızı da berbat edersiniz.
Ben ne koca çınar gibi devasa insanlar gördüm ki kamu kaynaklarını ballı lokma gibi yiyerek sonrasında hastane köşelerinde süründüler.
Kozan’da bundan 30 yıl öncesinde Ziraat Bankası’nı Cumartesi günü açarak sahte faturalarla para dağıtıldı. O dönem ANAP iktidarıydı. Bankanın önünden geçerken Cumartesi günü bankanın açık olup önünde kuyruk oluştuğunu görünce hayrete kapıldım. İçeri girip olayı öğrenince sahte tarım faturaları ile para dağıtıldığına şahitlik ettim.
Olayı görüntüleyerek çalıştığım gazetede haber yaparak davaların açılmasını sağladım.
Parayı torbaya doldurup alanlar bir müddet cezaevinde yatarak çıktılar. Sonra ellerini kollarını sallayarak yedikleri paraları yanlarına kalarak gezip dolaştılar. İlahi adalet sonrasında gereken cezayı verdi ama…
İnanın düne kadar yaşanan bu olumsuzlukları sona erdireceğini söyleyenlerin onlardan daha beter hale düşmelerini görünce de doğrusu biraz ümitsizliğe kapılmıyor değilim.
Ihınana kadar, tıkınana kadar yiyorlar…
Kimseye de bir şeyin olmadığını görünce bunları yazma ihtiyacı duyuyoruz.