ADANA 2026: BÜYÜYORUZ AMA YORULUYORUZ
ADANA

HÜSEYİN YETİŞ
yetis.huseyin@gmail.com - 0 (545) 3649543
Adana 2026 yılına girerken hem büyüyen hem de kendi ağırlığı altında biraz ezilen bir şehir görünümünde. Nüfusu iki milyon üç yüz bini aştı. Seyhan hâlâ kalabalığın merkezi, Çukurova ise modernleşmenin vitrini. Ancak bu hızlı büyümenin ardında, sıcaktan kavrulmuş sokaklar, yetersizleşen yeşil alanlar ve kimliğini korumaya çalışan bir şehir yatıyor.
Bir yanda yükselen konutlar, yeni alışveriş merkezleri, genişleyen yollar… Diğer yanda eski mahallelerin dar sokaklarında hâlâ çocuklar misket oynuyor. Bu tezat Adana’nın kaderi gibi: Hem geçmişle hem gelecekle iç içe yaşamak. Şehir büyüyor ama bir yandan da eski sıcaklığını, dayanışmasını yitiriyor.
Çukurova Havalimanı nihayet bölgeye hizmet verir hale geldi, bu iyi haber. Ancak aynı dönemde artan sıcaklıklar, kuraklık ve su sıkıntısı Adana’nın can damarını tehdit ediyor. Meteoroloji raporlarına göre Adana bu yıl Türkiye’nin en sıcak ili unvanını birkaç kez aldı. Seyhan Nehri’nin çevresi hâlâ kentin nefes aldığı yerlerden biri ama su kaynakları azalıyor, doğa alarm veriyor.
Ekonomik olarak Adana, sanayi ve tarımın iç içe geçtiği bir şehir olmaya devam ediyor. Ancak gençler için işsizlik oranı hâlâ yüksek. Üniversite mezunları büyük kentlere göç ediyor, fabrikalarda çalışanlar geçim derdinde. Kentin ruhu, “üretmekten vazgeçmeyen ama emeğinin karşılığını alamayan” insanların sabrıyla ayakta kalıyor.
Kültürel anlamda ise Adana hâlâ canlı. Tiyatrodan sinemaya, festivallerden halk konserlerine kadar şehir yaşamaya devam ediyor. Fakat tüm bu hareketliliğin altında bir yorgunluk hissi var. Sıcak, yoğun trafik, betonlaşma ve umudunu biraz kaybetmiş bir halk... Yine de Adanalının o meşhur direnci, “dayanıklılığı” kaybolmuş değil.
Adana 2025’te bir yol ayrımında: Ya modernleşme rüzgârında kimliğini kaybeden bir metropol olacak, ya da köklerine sadık kalarak çağın şehirlerinden biri haline gelecek. Bunun yolu da sadece binalardan değil, insan kalitesinden, eğitimden ve adaletli yönetimden geçiyor.
Bu şehir; yoksulluktan gelmiş, sıcakta alın teriyle yoğrulmuş insanların şehridir. Adana’nın hikâyesi sadece betonla değil, insanla yazılır. Bugün de o hikâye hâlâ devam ediyor…
ADANA’NIN GELECEĞİ İÇİN NE YAPILMALI?
-
Yeşil Alan ve Su Yönetimi:
Adana’nın sıcağı kader değil, planlama eksikliğinin sonucudur. Şehirde her mahalleye yeni parklar, su havzaları ve gölgelik alanlar kazandırılmalıdır. Baraj ve nehir suyunun bilinçli kullanımı artık zorunluluktur. -
Yerel Ekonomiyi Güçlendirmek:
Tarım kenti kimliği korunmalı ama modernize edilmelidir. Gençlere tarım teknolojileri, gıda işleme ve girişimcilik alanlarında destek verilmelidir. Üreticiye doğrudan satış imkânı sağlanmalı, aracı zincirleri azaltılmalıdır. -
Eğitim ve Gençlik Politikaları:
Göçü önlemenin yolu kaliteli eğitimden geçer. Adana’daki okulların fiziki koşulları iyileştirilmeli, meslek liseleri bölge ekonomisine göre yeniden yapılandırılmalıdır. Spora, sanata ve bilime yönlendirilen gençler şehri geleceğe taşır. -
Kültürel Mirasın Korunması:
Taşköprü, Tepebağ, Ramazanoğlu Konağı gibi sembol mekânlar sadece fotoğraf değil, yaşayan kültür alanları olmalıdır. Şehrin hafızası korunmadan gelecek kurulamaz. -
Yerel Yönetimde Şeffaflık ve Katılım:
Halk, belediye kararlarına sadece seçimde değil, her aşamada dâhil olmalıdır. Mahalle meclisleri, yerel basın ve sivil toplum bu sürecin bir parçası olmalıdır. -
Adanalılık Ruhu:
Bu şehir sıcağa, yoksulluğa, haksızlığa direnen insanların şehridir. Dayanışmayı, samimiyeti ve paylaşmayı yeniden hatırlamamız gerekiyor. Çünkü Adana’nın asıl gücü ne sanayide, ne siyasette — insanında.
Son söz:
Adana 2025, bir aynaya bakıyor. Aynada gördüğü şey yorgun ama umutlu bir şehir. Yeter ki bu şehrin insanı yeniden birbirine inansın, yeniden el ele versin. Çünkü Adana, pes etmeyi hiçbir zaman sevmedi.