EN GÜZEL NASİHAT
HÜSEYİN YETİŞ
yetis.huseyin@gmail.com - 0 (545) 3649543
Kim ne derse desin. Kim ne yazarsa yazsın. Günümüzde giderek kaybolan manevi değerlerin yerine maddiyatın alması çok büyük bir sorun . Doğru ya..
Her şeyimiz maddiyat. Değer yargımız, ahlak yapımız, ailemizin geleceği, var olma nedenimiz maddiyat. Maddiyatın yok ise yok olmaya mahkumsun. En sevdiklerin bile terk eder seni hiç acımadan.
Ya cebinde beş kuruş parası olan beş para etmez kişilikteki bazı insanlar kendi egolarını tatmin edebilmek için bulundukları yer ve hak etmedikleri makamlarda çok çeşitli entrikalara baş vurmasına ne demeli. ?
Ama daha tehlikelisi ; Günümüzde değer yargımız hep para ..
Bu toplumda cebindeki paran kadar değerli olduğumuz , herkesin herkesi maddiyat olarak gördüğü bir süreci hep birlikte yaşıyoruz.
Bir tarafta milyon liraları kazanabilmek için her türlü gayri meşru çaba gösteren, kadir ve kıymet bilmeyen emek hırsızları.. Diğer taraftan ise alın terini en güzel değer olarak görebilen , hayatta doğruluktan ayrılmayan, ak saçlı ana ve babaların dualarını alarak geleceğe emin adımlarla gitmek isteyen insanlarımız.
Sahi bizi bu kadar yok eden , ailelerimizden kopartan , gelecek korkumuzu giderek arttıran bu para hırs neden giderek artıyor. ? Neden bu toplumda herkesler bir fırsatçılık peşinde. Bize ne oldu?
Ahlak erezyonu yaşayan, nerede ne yapacağını bilemeyen, okumayan, araştırmayan, ne yaptığını bilmeyen bir nesilin toplumda yarattığı tahribatı üzülerek te olsa gözlemliyoruz.
Bu nedenle giderek kaybolan değerlerimiz karşısında çok ama çok dikkatli davranmalıyız.
Bir başka deyişle ailelerimizde, bacası tüten iş yerlerimizde, Müslüman Türk evladı olabilmenin görev ve sorumluluklarını yüreğimizde özümseyerek hareket edelim.
Yüce Allahın bizlere en büyük hediyesi olan Türk ve İslam medeniyetinin mensubu olma şerefini çok iyi özümsemeliyiz.
Osmanlı Devleti’nin kuruluş ülküsünün resmedildiği cennet mekan Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye belirttiği gibi şu cümleleri ve nasihatları çok iyi okumalı ve hayata geçirmelidir.
Oğul!
Güçlü, kuvvetli, akıllı ve kelamlısın. Ama bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgarlarında savrulur gidersin.. Öfken ve nefsin bir olup aklını mağlup eder. Bunun için daima sabırlı, sebatkar ve iradene sahip olasın!..
Ey Oğul!
İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, akşam ezanında ölürler. Dünya, senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir. Bütün fethedilmemiş gizlilikler, bilinmeyenler, ancak senin fazilet ve adaletinle gün ışığına çıkacaktır. Ananı ve atanı say! Bil ki bereket, büyüklerle beraberdir. Bu dünyada inancını kaybedersen, yeşilken çorak olur, çöllere dönersin. Açık sözlü ol! Her sözü üstüne alma! Gördün, söyleme; bildin deme! Sevildiğin yere sık gidip gelme; muhabbet ve itibarın zedelenir...
Şu üç kişiye; yani cahiller arasındaki alime, zengin iken fakir düşene ve hatırlı iken, itibarını kaybedene acı! Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir.
Haklı olduğun mücadeleden korkma! Bilesin ki atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli (korkusuz, pervasız, kahraman, gözüpek) derler. Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilemez.
Osman! Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın.
Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın...”
Bu toplumda en önemli sorun ahlak ve maneviyat diyenlere, değer yargısı para olmayanlara selam olsun.