29 Mayıs 2024 - Çarşamba

HAYAT NEDEN BU KADAR ZOR ?

YETİŞ

Yazar - HÜSEYİN YETİŞ
Okuma Süresi: 11 dk.
228 okunma
HÜSEYİN YETİŞ

HÜSEYİN YETİŞ

yetis.huseyin@gmail.com - 0 (545) 3649543
Google News

Hayat neden bu kadar zor diye sorgulamaya başladıysanız muhtemelen yaşamınızda bir şeyler eksik. Kendinize sorun, bir hayat amacına göre mi yaşıyorsunuz, yoksa sürüklenmeye mi başladınız?

 

“Hayat amacı” tanımı herkese göre değişebilir, ancak yine de şu anda o amacı mı kovalıyorsunuz yoksa kendi haline mi bıraktınız bunu bilebilirsiniz. İşin ilginç tarafı, her iki durumda da güçlüklerle karşılaşacaksınız. Tek fark günün sonunda nasıl hissettiğiniz konusunda olacaktır.

 

Hayatın neden bu kadar zor olduğunu sorgularken, unutmayın ki her şeyi değerli ve anlamlı kılan bir şeyler mutlaka var. Gelişigüzel yaşamak ne kadar risksiz ve rahat görünürse görünsün, potansiyelinizi gerçekleştirmeme ve sizi orada bekleyen hayata ulaşmama acısını hissediyor olma ihtimaliniz var. Hep merak ediyor olacaksınız: Hayatın benim yaşadığımdan başka yönleri var mı? Kaçırdığım bir şeyler mi var?

 

Hayatınızı değiştirme yolculuğunun kolay bir yolculuk olacağı kesin değil, ancak eninde sonunda keyifli bir yolculuk olmalı. Kendiniz hakkında, yaşam amaçlarınız hakkında, sizi neyin motive ettiği konusunda yeni şeyler öğrenirken keyif almalısınız. “Hayat daha kolay olacak mı? Tüm bunlar kolaylaşacak mı?” diye merak ediyorsunuz. 

 

  1. Hayatta kalmak mı Gelişmek mi?

Her gün iki seçeneğimiz var. Korku ve kendimizden şüphe ile ilgili konuşan o sesi dinleyebiliriz, ya da daha sessiz olan ama kendine güven ve bir amaç doğrultusunda ilerlemekten bahseden diğer sesi dinleyebiliriz.

 

Kendine güvenin sakin ve sessiz sesi bizi hayalimizdeki yaşantıya ulaşmamız için iteler. “Hayat neden bu kadar zor?” sorusunu kendinize sormaya başladıysanız muhtemelen hayat amacınızı gerçekleştirme konusunda güçlükler yaşıyorsunuz. Belki içine doğduğunuz ortamın veya şu anda bulunduğunuz ortamın bazı dezavantajlı durumlarını aşmakta güçlük çekiyorsunuz, belki kendinize kilo vermekle ilgili bir hedef koydunuz ve buna ulaşmakta güçlük çekiyorsunuz. Sebep ne olursa olsun, şu anda önünüzde aşamadığınız bir güçlük var.

 

Hayatın size verdikleri ile en iyi kararları vermeye çabalıyor olabilirsiniz. Bu da şunu değiştirmez: Hayatta kalmaktan daha fazlası için bu dünyadasınız.

 

Hayatınızı kolaylaştırmak istiyorsanız, hayallerinizi ötelemeyi bırakmalısınız. Her gün küçük adımlar atarak onlara yaklaşabilirsiniz. Örneğin 90 gün boyunca günün ilk 90 dakikasını ulaşmak istediğiniz hayaller için ayırabilirsiniz. Bunu bir deneyin, hem güçlü bir alışkanlık başlatmış olacaksınız, hem de hayalleriniz üzerinde günün en verimli 135 saati boyunca çabalamış olacaksınız. Küçük ilerlemelerinizi kutlamayı unutmayın. Böylelikle hem ivme kazanır hem de kendiniz için keyifli bir süreç yaşamış olursunuz.

 

Hata yapmaktan, hedeflerine ilerlerken başarısız olmaktan hiç kimse hoşlanmaz. Ancak unutmayın ki yeni bir şeyler denerken hata yapmak çok normaldir. Hatta, yaptığınız hatalar, amacınızı kovaladığınızın ve kendinize güvenen o sesi dinleyip bir yolculuğa çıktığınızın önemli bir göstergesidir. Hatalarınızdan öğrenmeye devam edin, sizi olmak istediğiniz kişi olma yolculuğunda daha tecrübeli ve bilge bir insana dönüştürmelerine izin verin.

 

  1. Duygularla Baş Etmek

 

Eğer asıl güç bilgideyse, o zaman yapılacak adımları bilmek hayatı kolaylaştırmalı öyle değil mi? Ancak gerçek hayata baktığımızda bunun böyle olmadığını görürüz. Şöyle bir etrafımıza baktığımızda çoğu insanın ne yapmaları gerektiğini bildiğini görürüz. Bu ister sigarayı bırakmak olsun, ister sağlıklı beslenmek olsun, ister düzenli ders çalışmak olsun fark etmez.

 

Bu da şu soruyu akla getirir. Bir planımız olduğu halde, nasıl yapacağımızı bildiğimiz halde hayat neden bu kadar zor?

 

Pek çok öğrenci bilir ki günün belli saatini belirli konulara ayırmak ve bunları çalışmak onlara başarı getirir. Evlilikte çiftler bilir ki eğer bir şey söylemeden önce dinlerlerse ve karşı tarafın hislerini anlamaya çalışırlarsa iletişimleri ve ilişkileri daha iyiye gider. Zayıflama amacıyla yola çıkanlar bilirler ki diyetisyen önerili düzenli bir program onların zayıflamalarına yardımcı olur. İster iş, ister akademik, ister kişisel hedefleriniz olsun, fark etmez. Başarıya gitmek için gereken adımları biliyoruz.

 

Bilmek ile uygulamak arasındaki bağlantısızlık; duyguları hesaba katmadığımız için oluşuyor. Bir öğrenci o günkü konuyu anlamakta zorlandığında ve kendini kötü hissetmeye başladığında devam etmek zorlaşır. Eğer bizim çabalarımıza rağmen karşı tarafın bir şey yapmadığı hissi içerisinde isek karşı tarafı etkili dinlemek ve duygularını anlamaya çalışmak zorlaşır. Eğer o hafta duygusal açıdan kötü bir dönemden geçiyorsak diyetimize odaklanmamız zorlaşır.

 

Araştırmalar gösteriyor ki, “eğer…o zaman…” metodunu kullanarak kendinizi öncesinden hazırlarsanız duygulara yenik düşme ihtimaliniz azalıyor. Bu sistemde bir duygu veya güçlük ile karşılaşacağınız zamanları önceden belirliyorsunuz ve bir senaryo hazırlıyorsunuz. Böylece o durumla karşılaşacağınızda duygularınızdan önce belirlediğiniz senaryoyu uygulama şansınız artıyor.

 

Örneğin, diyettesiniz ve sağlıksız beslenme örüntüleri olan bir arkadaş grubu ile yemeğe çıkma ihtimaliniz çok yüksek. “Eğer onlarla yemeğe çıkarsam salata ve yoğurt sipariş edeceğim” gibi bir plan yapabilirsiniz. Ders çalışırken “Eğer zorlanmaya başladığımı hissedersem, kendimi geldiğim noktaya kadar tebrik edeceğim. O kısmı arkadaşlarıma/öğretmenlerime sormak üzere ertesi güne bırakıp programıma kaldığım yerden devam edeceğim.” gibi önceden hazırlanabilirsiniz. Eşinizle iletişim kurarken “Eğer empati kurduğum zaman, gerçekten dinlediğim ve duygularını anlamaya çalıştığımda başlangıçta istediğim geri dönüşü alamazsam, o zaman buna bir ay devam edeceğim ve olumlu bir geri dönüş alana kadar bir ay deneyeceğim. Olumlu geri dönüşleri not edeceğim ve ilişkimizdeki ilerlemeyi takip edeceğim.”

 

Eğer temelde “başarısızım, güçsüzüm, değersizim, sevilmezim” gibi irrasyonel temel inançlar ve bunların tetiklediği duygular var ise bunları çalışmak için yardım alabilirsiniz.

 

  1.  Fazla yüklenmek

 

Hayat neden bu kadar diye soruyorsanız bunun sebeplerinden biri çok yoğun çabalıyor olmanız olabilir. Belki bu ifade çok bariz gelmiş olabilir. Biraz daha açalım.

 

Hayat deneyimlerinizin toplamıdır. Bu deneyimlerin bazıları diğerlerine göre daha olumlu deneyimlerdir. Eğer hayatınızdaki zorlayıcı deneyimler olumlu deneyimlerinizi kat kat aşmışsa, kendiniz için yıpratıcı hedefler koyup koymadığınızı gözden geçirmelisiniz.

 

Sadece gözünüzde gerçekçi olmayan hedefleri canlandırabilmek için bir örnek verelim. Kendisine bir ayda 25 kilo vermek gibi bir hedef koyan biri bu hedefin gerçekleştirilmesinin çok zor olduğunu bilmeyebilir. Eğer bu kişi önerilen kilo verme hızının haftada 1-2 kilogram olduğunu bilirse o zaman günde yaklaşık 1 kilo vermenin kendisi için sağlıksız olduğunu, kendine gerçekçi olmayan, üstelik sağlığı için yıpratıcı bir hedef koyduğunu fark edebilir.

 

Ayrıca kendinize gerçekçi bir hedef koymadığınız zaman, bu hedefe ulaşamadığınızda moralsiz hissedersiniz.

 

Bazen gerçekçi bir hedef için gerçekçi olmayan bir zaman dilimi ayırırız. Bazen kendinize o hedef için biraz daha zaman vermeniz gerektiğini fark edebilmelisiniz. Kendinize biraz daha zaman verdiğinizde stres ve kaygı seviyenizin ne kadar düştüğne şaşırabilirsiniz.

 

  1. Yanlış Yerlerde Aramak

Hayatta hep yanlış olan şeyleri düşündüğümüzde hayat bize gerçekten zor gelebilir. İnanın, aradığımızda hayatta yanlış giden bir çok şey bulabiliriz, ama doğru giden bir çok şey olduğunun da farkına varmalıyız.

Hayatta her seçim bize kalmamış olabilir. Ancak neye odaklanacağımızı seçmek bizim elimizde. Zihnimize alacağımız bilgileri seçmek de bizim elimizde. Eğer zihnimizi olumsuza odaklanmaya alıştırırsak, ve sürekli olumsuz kaynaklardan bilgi toparlarsak, fırsatları görebilmek imkansız olmaya başlar. Sadece haberleri izleyen birini düşünün. Çoğumuz biliyoruz ki; haberler korku, öfke ve hayal kırıklığı gibi duyguları tetikleyen içeriklerle doludur. Olumsuz bilgilerin bombardımanına uğrayan zihnimiz ve dünya görüşümüz de buna göre şekillenme riski taşıyabilir. Benzer durum ruhsal modumuzu düşürebilecek müzik seçimlerinde de geçerlidir.

Sürekli bir şeyler hakkında şikayet eden insanlarla uzun süre etkileşimde kalmak da benzer şekilde bakış açımızı daha olumsuz hale getirebilir. Aile, ilişkiler, iş hakkında sürekli şikayetlenen insanlar; bizim de kendi hayatımızdaki benzer meseleler hakkında düşünmemize yol açabilir.

Olumsuz bir zihin yapısını değiştirebilmek için yapmamız gereken iki şey var. Birincisi dış dünyadan aldığımız olumsuz bilgileri en aza indirmek. Haber izlemeyi azaltabilir, olumsuz insanlarla daha az vakit geçirmeye çalışabiliriz. Bazen bu olumsuz insanlar çok yakınımızda ise veya bir akrabamız ise bunu yapmak zorlaşabilir. Ancak eğer “hayat neden bu kadar zor” diye sorgulamanıza sebep olan şey bu insanların zihin yapıları ise, bazı ilişkileri tekrar değerlendirmeniz gerekebilir.

            İkinci yapmamız gereken şey bir “olumlu günlük” oluşturmak. Her gün yazmanız gerekmez ancak orada yazanları her gün okuyun. Güne hayatınızda güzel olan, yolunda giden ve şükür duyduğunuz tüm bu yazıları içeren günlüğü okumakla başlayın. BU hayatınızdaki keyifli şeyleri takdir edebilmenizi sağlayacaktır. Günlük mücadelelerde hayatın güzelliklerini fark edebilmenizi sağlayacaktır. Kendiniz hakkında ve hayat hakkındaki güzel ve olumlu şeyleri haberlerden, sosyal medyadan veya diğer insanlardan duyamıyor olabilirsiniz. Bunları kendinize siz yapın. Bunu kendinize borçlusunuz.

 

Son Olarak…

 

Hayatın neden zor olduğu sorusunun cevabı kişiden kişiye değişebilir. Kendi değişiminiz ve dönüşümünüz geriye bakıp ne kadar yol kat ettiğinizi gördüğünüzde sizi rahatlatacaktır.

 

Bir şeyler olmasını istediğiniz hızda olmuyorsa cesaretiniz kırılmasın. Bunun yerine hedefinize ulaşan yolda her gün bir adım daha attığınızın farkına varın ve buna odaklanın. Eğer her gün bir önceki güne göre daha iyi iseniz, bir süre sonra ulaştığınız yer ve olduğunuz kişi sizi mutlu edecektir.

 

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları