13 Mayıs 2020 - Çarşamba

Annemsiz Anneler gününü kutlamak !

Yazar - HÜSEYİN YETİŞ
Okuma Süresi: 4 dk.
480 okunma
HÜSEYİN YETİŞ

HÜSEYİN YETİŞ

yetis.huseyin@gmail.com - 0 (545) 3649543
Google News

Evimizin siyah beyaz televizyonunda izlediğim bir dizi filminde ; çocuk annesine bir çiçek vererek Anneler gününü kutlamıştı. Bu durum oldukça hafızamda yer edindi. Ben de anneme bir hediye almalıydım. Ama maddi imkanım hiç yoktu. Okul harçlığımı bile ya pamuk çapasına giderek; yada ayakkabı boyacılığı yaparak karşılayabiliyordum. Bu nedenle tek yapmam gereken şey bir çiçek bulabilmemdi ..
Çocukluğumuzun  geçtiği Hatay İlçesine bağlı Aktepe Kasabasında hemen her evin önünde mutlaka gül ağaçları vardı. Bu yönden oldukça şanslıydık. Evimizin hemen yanı başındaki koşumuz Ganime Kılıç teyzemin evinin bahçesinde bulunan gül ağacından beyaz ve kırmızı olmak üzere iki adet gül kopartmak için Ganime teyzemden rica etmiştim. Ganime teyzem de sağ olsun şahsımı kırmayarak istediğim gülleri verdi.
- Git oğlum hangisini istersen alabilirsin. Diye konuştu.
Ben de bir heyecanla kırmızı ve beyaz güllerden birer adet alarak doğruca annemin yanına gittim. İki odalı evin önünde bulunan bahçede ekili bulunan domates ve patlıcan fidelerini çapalayan annemin yanına gittiğimde gülleri vermek istedim. Ama her nedense oldukça utanmıştım.
- Ana bu gülleri sana getirdim. Diyebildim.
Annem de alnından akan terleri silerek elimdeki gülleri aldı. Hemen eve gelerek .
evimizde bulunan bir tek masamızın üzerindeki vazoya gülleri koydu. Akşam güneşi Amanos Dağlarından süzülürken babam eve geldi. Ve.. diğer kardeşlerim de pamuk çapası işinden eve geldiler. O gün hiçbir kimsenin annemin anneler gününü kutlamak akıllarından bile geçmemişti. Ben se bir çiçek te olsa annemin anneler gününü kutlayabilmiştim.
Aradan yıllar geçti. Kardeşlerim birer birer evlenerek kendi evlatlarını kucaklarına aldılar.
Kendi evlatlarının verdiği gülleri alarak anneler gününü kutladılar.
Ve.. çok sevdiğim annem bize 1 Nisan 2011 Günü vefat ederek en büyük şakasını yapmıştı. Bizleri kendi başımıza ve dertlerimizle baş başa bırakarak ebedi yolculuğuna çıktı.
Dünya o gün başıma yıkılmıştı. Ve.. kardeşlerim başta olmak üzere annemi kendi ellerimle Kabasakal mezarlığında hala mezar taşını bile imkansızlıklar nedeniyle yazdıramadığım mezarına ellerimle koydum.
Aradan geçen sürede iki yüzlü annem olduğunu ifade edenlerden kendimi soyutladım. Kendi dünyamda yaşamaya devam etmekteyim.
Bugün “Anneler Günü”…
Bu duygu ve düşüncelerle güller kadar güzel ve mis gibi kokan annemin yıllarca hastalıkla boğuşması sırasında ona bir derman olabilme çabasını gösterebildim.
Annem vefat ettiği zaman , “Ben de senin annenim. Bundan sonra her zaman yanındayım” diyen fakat bir daha bizleri bir kez olsun ne halde olduğumuzu sormayanlar dışında
tüm annelerimizin gününü kutlarım..
Beyaz saçlarını her zaman öperek kokladığım ; şefkatli elleriye saçlarımı okşayan annemin s bizleri karnında dokuz ay taşıdıktan sonra sütünü esirmeyerek ,uykusunu feda etmesini, saçını süpürge ederek bizlere verdiği emekleri asla ama asla unutamam.
Kısacası: her güzelliğe layık olan,her türlü övgüye mazhar olan annelerimizi, sevelim ve saygı duyalım. Başımızı koyabileceğimiz tek yer olan“secde”den sonra en büyük varlığımızı unutmayalım.
Hz. Muhammed (S.A.V) Peygamber efendimizin buyurduğu gibi ; “Siz atanızı sırtınızda Kabe’ye götürseniz bile ; yine de hakkınızı ödeyemezsiniz”
Bu nedenle annesinin ayaklarının altını öpmek isteyen cumhurbaşkanım Recep Tayyip Erdoğan’ın duygularına ve başka söze hacet var mı?

 

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları