DEPREM VE DEPREM GERÇEĞİNİ YAZAMAMAK…
HÜSEYİN YETİŞ
yetis.huseyin@gmail.com - 0 (545) 3649543Yazamıyorum. İçimden gelmiyor. Nedense yazamıyorum. 17 Ağustos 1999’da yaşadığım Marmara depreminden sonra Adana’da depremi bir kez daha yaşadım. Daha doğrusu hep birlikte acı da olsa , göz yaşlarımızı silerek yaşadığımız deprem gerçeğini yazmak istedim. Ama, yazamadım. Yazamıyorum.
6 Şubat günü merkez üssü Kahraman Maraş’ın Pazarcık İlçesi olan 7.7 ve 7.6 şiddetinde iki depremi yaşadık. Soğuk ve yağışlı bir kış gecesinin sabahında Kahraman Maraş, Malatya, Elazığ, Diyarbakır, Şanlıurfa, Gaziantep, Adıyaman, Osmaniye , Hatay ve Adana illerinde depreme amansız ve hazırlıksız yakalandık. Bir buçuk dakika süren deprem felaketinde yıkılan yüzlerce binaların enkaz altında binlerce vatandaşlarımız hayatını kaybetti. Yaralı vatandaşlarımızın sayısı ise on binlerce ifade edildi. Günlerdir bir yaşam mücadelesi veriliyor. Bu da yetmezmiş gibi artçı sarsıntılar hayatımızı kabusa çevirdi. Psikolojik kabuslar ise halen devam ediyor. Toplum olarak bilgi kirliliğinin tavan yaptığı , ekonomik fırsatçılığın giderek yaygınlaştığı bir süreci birlikte yaşıyoruz.
Peki ne yada nelerden ders aldık. Bence hep aynı nakarat. Deprem öncesinde olduğu gibi deprem sonrasında zam fırsatçılığı toplumda tavan yaptı. Bir çok insanlarımız vazifeden hal çıkartmayı alışkanlık ve moda haline getirdi. Bilim adamlarımız deprem ve sonrasında toplum gerçeğini anlatırken ; yaşananlardan hiç ders almamış bilinçsiz bazı vatandaşlarımız nefislerinin esiri olmaya devam ediyorlar.
Deprem Sonrası Gelişen Psikolojik Sorunlar ve Aşma Yolları da bir başka sorun. Bu nedenle ; deprem sırasında ve sonrasındaki tepkiler, her insanda farklılık gösterebildiği gibi hepimizde olan ortak duygu korkudur. Depremin hemen ardından kişi kendini aşırı korkmuş, ne yaptığını bilemez halde hme, duygularını hissedememe, tepki verememe, bulunduğu ortamı ya da durumu tam algılayamama gibi belirtiler yaşayabilir. Kişiyi aniden etkisi altına alan ölüm korkusu kişide çaresizlik ve panik duygusu yaratabilir.
Deprem sonrası göçük altından kurtarılan kişilerde görülen psikolojik sorunların çözümü konusunda ise acizane düşüncem şu şekilde açıklayabilirim. İlk 48 saati içerisinde stres belirtilerinin olması çok normaldir. Belirtilerin en az 2 gün en fazla 4 hafta sürmesinin psikiyatrideki karşılığı akut stres reaksiyonudur ve anormal bir olaya verilen normal tepkiler olarak değerlendirilir. Belirtiler 1 ayın üzerinde devam ettiğinde post travmatik stres reaksiyonuna dönüştüğü söylenebilir. Öncelikle endişe duyduğumuz ve diğer psikiyatrik semptomlara neden olabilecek tablo bu durum kaynaklıdır. İlerleyen dönemde de depresif semptomlar bu tabloya eşlik edebilir. Özellikle tedavi edilmemiş post travmatik stres reaksiyonuna depresif semptomlar eşlik edebilmektedir. Post travmatik stres reaksiyonunda panik düzeyde kaygı belirtileri ya da tam tersi dissosiyatif belirtiler görülebilir.
Dissosiyatif belirtiler: Olay sürecini hatırlayamama gibi bir tablo olabilir ya da ciddi bir hissizlik duygusal bir küntlük görülebilir.
Kaçınma planları: Olayı hatırlatacak durumdan, görsellerden, yerlerden kaçınma davranışları olabilir.
İrritabilite: Her an uyarılmaya hazır, tetikte bir ruh hali mevcuttur.
Deprem sonrasında en sık görülen psikolojik ve fiziksel problemler ise Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) - travmatik olayla ilgili sürekli korku, endişe ve geri dönüşler , Depresyon - üzüntü, umutsuzluk duyguları ve etkinliklere ilgi kaybı, Akut Stres Bozukluğu (ASD) - TSSB'ye benzer, ancak travmatik olaydan sonraki ilk günlerde semptomların ortaya çıkması, Anksiyete bozuklukları - aşırı endişe, panik ataklar ve fobiler, Keder ve kayıp - sevdiklerinizin ölümü veya yaralanmasıyla ilişkili üzüntü ve kayıp duyguları , Madde kötüye kullanımı - başa çıkma mekanizması olarak artan madde kullanımı.
Fiziksel belirtiler - stres ve travma ile ilgili baş ağrıları, mide sorunları ve yorgunluktur.
Bu fobiden kurtulmak için neler yapılmalıdır?
Olabildiğince bireyin duygusu ile birlikte yaşadığı travmatik anıyı anlatması sağlanmalıdır. Birey cesaretlendirilerek, destekleyici bir yaklaşımla aktarımda bulunmasına eşlik edilmelidir. Ancak meraklı sorular sorulmayarak, zorlayıcı bir tutumda olunmamalıdır. Ne kadar aktarım sağlanabilirse süreçle yüzleşme kolaylaşır ve fobik tablodan uzaklaşılır. Böylelikle hem travmatik stresi önleyebilir hem de bununla ilgili karşılaşma sürecindeki olası korku materyalini azaltmış oluruz.
Depremzedelere psikolojik destekte nasıl bulunulmalı?
İçerisinde bulunduğumuz dönemde önceliğimiz psikolojik ilk yardım olmalıdır. Öncelikle primer ihtiyaçların giderilmiş olması gerekmektedir. Yani hayati ihtiyaçlar giderilmelidir. İnsanların doğal iyileşme süreçlerine olanak veren bir güvenlik alanı oluşturulmalıdır. Herkes psikolojik ilk yardıma ihtiyaç duymayabilir ya da bu yardımı istemeyebilir. Bu durumda yardım istemeyen kişileri zorlamadan, ancak destek istediklerinde ulaşılabilir olmak oldukça önemlidir.
Aktif dinleme: Kişi yargılamadan dinlenilmeli ve depremle ilgili duygu ve düşüncelerini ifade etmesine izin verilmeli.
Duyguların onaylanması: Deneyimler ve duygular geçerli ve önemli olarak kabul edilmeli.
Güven vermek: Yalnız olmadıklarını ve yardımın mevcut olduğuna dair güven verilmeli.
Öz bakımı desteklemek: Uyku, egzersiz ve sağlıklı beslenme gibi yollarla fiziksel, zihinsel ve duygusal olarak kendilerine bakmaları için desteklenmeli.
Kaynaklarla bağlantı kurmak: İhtiyaç duyduklarında akıl sağlığı uzmanları, destek grupları ve yardım hatları gibi mevcut kaynaklar hakkında bilgi verilebileceği paylaşmalı.
Güvenli bir alan sağlamak: Konuşabilecekleri ve duyulabilecekleri güvenli ve destekleyici bir ortam yaratılmalı.
Tavsiye vermekten kaçınmak: Bunun yerine neye ihtiyaçları olduğu sorulmalı ve yargılamadan destek olunmalı.
Başa çıkma mekanizmalarına saygı göstermek: Herkes travmayla farklı şekilde başa çıkmaktadır. Başa çıkma mekanizmalarına saygı duyulmalı.
Depremzedeler ne zaman destek almalı?
Travmatik olaylara farklı tepkiler verildiğini ve tek bir "doğru" yolu olmadığını unutmamak önemlidir. Psikolojik sorunlar kişinin günlük hayatını ve iyileşmesini etkileyebileceği için kişiniz işlevselliğinin bozulduğu durumlarda psikolog veya psikiyatrist gibi bir ruh sağlığı uzmanından profesyonel bir yardım alınmalıdır. Psikolojik destek, bireylerin deneyimlerini işleme koymalarına, stres ve duygusal sıkıntılarla baş etmelerine ve uzun vadeli ruh sağlığı sorunlarının önlenmesine yardımcı olur.
Travmalara yaklaşım nasıl olmalıdır?
Afetlerde ihtiyaçların ve müdahalelerin doğru zamanda, doğru bir içerikle yapılması çok önemlidir. Afet yaşamış ve hayatta kalmış bireylerin ihtiyaçlarından fazlasının, zamanından önce verilmeye çalışılması her ne kadar iyi niyetli olsa da fayda yerine zarar verebilir. Şu an akut dönem içerisindeyiz. Bu dönemde öncelik hayatta kalan kişilerin en temel yaşamsal ihtiyaçlarını sağlamak, bağ kurmak ve güvenlik hissini tekrar oluşturmaya çalışmaktır. Bazı durumlarda travma kendiliğinden iyileşebilir.1 ay içerisinde kişinin semptomları yatışabilir. Kişi hayata karışır ve eski yaşamına geri dönebilir. Bu sürecin her birey için benzersiz olduğu unutulmamalıdır.
Travmaya dolaylı yoldan maruz kalanlar ruh sağlığını nasıl koruyabilirler?
Günlük rutinlerinizi sürdürmeye çalışın: En kısa sürede günlük rutinlere geri dönülmeye çalışılmalıdır. Yapmaktan keyif aldığınız, kendinizi iyi htiren aktivitelere devam edilmelidir.
Duygularınız hakkında konuşun: Travmatik olay ve bunun sizi nasıl etkilediği hakkında konuşmak, deneyimi işlemenize ve stres ve kaygı duygularını azaltmanıza yardımcı olabilir.
Kendinize iyi bakın: Egzersiz, uyku ve dengeli beslenme yoluyla fiziksel sağlığı korumak, stres ve travmanın etkisini azaltmaya yardımcı olabilir.
Başkalarıyla bağlantı kurun: Arkadaşlarınızla, ailenizle veya bir destek grubuyla zaman geçirmek, bir topluluk duygusu sağlayabilir ve daha az yalıtılmış hmenize yardımcı olabilir.
Keyif aldığınız aktivitelerle meşgul olun: Hobilerinizi ve hoşunuza giden diğer aktiviteleri takip etmek dikkatinizi dağıtabilir ve daha olumlu hmenize yardımcı olabilir.
Stres yönetimi tekniklerini uygulayın: Nefes alırken kalbimiz hızlanır, verirken ise yavaşlar. Nefesi verirken nefes hızının uzatılması (üfleyerek, ıslık çalar gibi) kalp hızını yavaşlatır. Böylelikle beynimize güvendeyiz mesajını iletebiliriz.
Madde kötüye kullanımından kaçının: Alkol ve uyuşturucu kullanımı gibi madde kötüye kullanımı, stres ve travma semptomlarını artırabilir ve bundan kaçınılmalıdır.
Afet bölgesinde olmadığımız halde tv ve sosyal medyadan gördüklerimize karşı nasıl davranmalıyız?
Bugünlerde çoğumuz aynı anda benzer duyguları tecrübe ediyoruz. Utanç, suçluluk, korku, endişe, öfke, yas.. Ara ara belki ağlıyoruz, günlük hayatımıza odaklanmakta güçlük çekiyoruz, belki de bazen olan biteni unutup günlük yaşamın getirdiği davranış ve tepkilerde bulunuyoruz. Bu aşamada hepsi normal, birçoğumuzun deneyimi dalgalı bir deniz gibi..
Afet gibi kontrolümüzün dışında gelişen olaylarda kontrol edebileceğimiz durumlar ise,
Haber akışını düzenlemek: Zihin sağlığınızı korumak için bir süre takip ettiğiniz sayfalardan, haber kaynaklarından uzaklaşın.Haber akışını düzenleyin.
Temel ihtiyaçları ihmal etmemek: Uyumaya, düzenli beslenmeye ve kişisel bakımınızı devam ettirmeye gayret edin.
Destek aramak: Güvenilir bir arkadaş, aile üyesi ile konuşmak, bir uzmandan destek almak duyguları işlemeye yardımcı olur. Rahatlık ve destek duygusu sağlar.