26 Temmuz 2024 - Cuma

“KANIKSAMAYIP, MÜCADELE ETMELİYİZ”

YEREL BASIN KAN AĞLIYOR

Yazar - HÜSEYİN YETİŞ
Okuma Süresi: 5 dk.
127 okunma
HÜSEYİN YETİŞ

HÜSEYİN YETİŞ

yetis.huseyin@gmail.com - 0 (545) 3649543
Google News
 
Bugün 24 Temmuz….
Basından Sansürün Kaldırılışı’nın 113.yıldönümü.
Mesleğimizin onuru ve saygınlığı açısından yüzümüzü döneceğimiz aydınlık günlerden birisidir. Bağımsız, özgür ve saygın medya çalışanları böylesi gurur günlerini çoğaltabilmek için örgütlenmeli, dayanışma içerisine girip, daha çok mücadele etmelidir.
Basının onuruna ve saygınlığına sahip çıkılmadığı sürece; mesleğin sorunları noktasında ağlamanın faydası olmaz...24 Temmuz; dönemin gazetecilerinin sansüre karşı birliktelik sağlayıp mücadele ettiği ve o karanlık günlerde söke söke kazandığı önemli bir haktır.
Bu nedenle de saygın ve onurlu bir basın için kutlanması elzemdir.
Böylesi kutlu günleri öne çıkarmak, mücadeleyi yükseltmek ve yaşanılan sorunların üstesinden gelebilmek için güçbirliği yapmak gerekir.
"Basın öldü-bitti" diye feryat etmek, yaşanılan sorunların çözümüne katkı sağlamaz aksine yaşanılanların kanıksanmasına ve kabullenilmesine yol açar...
O yüzden 24 Temmuz Mücadele ve Dayanışma Günü KUTLU OLSUN...
ZOR GÜNLERDEN GEÇİYORUZ!
Özgür medyaya yönelik baskı, yıldırma ve sindirme girişimleri başarılı olan iktidar çevresi; kendisine yandaş, liboş ve besleme bir basın yarattı.
Kendinden olmayana yaşam hakkı tanımayan, özgür basından korkan, gerçeklerin yazılmasını ve konuşulmasını istemeyen çevrelerin; özgür basına yönelik tehditleri yasalar ve genelgelerle ete kemiğe büründü.
Basının özgürlük alanı her geçen gün daraldı. Yazdıkları haberler, yaptıkları yorumlar, kaleme aldıkları yazılar ve çizdikleri karikatürler yüzünden onlarca basın emekçisi dört duvar arasına hapsedilirken, yüzlercesi de ceza tehdidi altındadır.
Unutulmamalıdır ki; geldiğimiz noktada ülkemiz basın emekçilerinin sadece aç kalma özgürlüğü kalmıştır...
Anadolu Basını’nın yaşam kaynakları kesilmiş ve kepenk kapatma noktasına gerilemiştir.
Hak ve özgürlüklerden dem vuran, ülkede yaşanan olumsuzlukları sayfalarına taşıyan, basın meslek ilkelerine bağlı, ülkemizin Demokratik-Çağdaş ve Hukuk Devleti olması için yüreğini ortaya koyan, halkın haber alma ve verme hakkını savunan, mesleğini adam gibi yapan bir avuç basın emekçisi bugün yaşam savaşı veriyor...
Hem de her türlü gerici baskıya, şantaya ve saldırılara rağmen...
Yayınlanan genelgelerle, yasalaştırılmak istenen tasarılarla hayat damarları kesilmek isteniyor... Cumhurbaşkanlığı Tasarruf Tedbirleri Genelgesi; gerçek basın emekçilerini susturabilmek ve işlerini yapamaz hale getirmek için son bir darbedir. Yenileri de önümüzdeki süreçte yasalaşma aşamasındadır.
En acısı da; her fırsatta Anadolu Basını’nın yanında olduğunu söyleyen siyasetçilerin ve Sivil Toplum Kuruluşları Başkan ve temsilcilerinin; kendileri için tek kürsü olarak kalan Anadolu Basınını bitirmeye yönelik bu girişime destek vermeleridir.
Genelgeyi bahane ederek; Anadolu Basını’nın yaşam damarları olan ilan-abone ve reklam gelirlerini sonlandıran yerel yönetimler; bindikleri dalı kestiklerinin farkında değil.
Yaptıkları hizmetlerin halka ulaştırılmasında, halkın taleplerinin çözümü için yapılacak çalışmaların duyurulmasında, hizmeti teşvik edecek yayınların vatandaşa iletilmesinde, yerel yönetimlerle vatandaşın bir araya gelmesinde, ortak noktada buluşmasında YEREL BASIN büyük önem taşımaktadır.
Zaten genelge de; yerel seçimlerde kaybedilen yerel yönetimlerin kıskaca alınmasına, yalnızlaştırılmasına, vatandaşla karşı karşıya getirilmesine yönelik bir girişimdir.
Öyle ki; büyük metropollerin kaybedilmesinin ardından özellikle Belediye Meclisleri’nde çoğunluğu kullanarak; kazanan belediye başkanının kuşatılması ve yasal kaynakların kesilerek iş yapamaz hale getirilmesi, belediye teşekküllerine atama dahi yapamaması ve yetkilerinin daraltılması amaçlanmaktadır.
Genelge de tam da bu noktada sadece ANADOLU BASINI’na değil, yerel yönetimlere de vurulan bir darbedir.
Önümüzdeki günlerde TBMM’ye sunulması beklenen Sosyal Medya Yasa Tasarısı; eleştirel, muhalif ve bağımsız medya kuruluşlarını, yurt dışından fon aldıkları gerekçesiyle hedef göstermekte, basın özgürlüğünü boğmaya, bağımsız yayıncılığı kontrol altına almaya yönelik girişimlerdir.
Bu tasarı aynı zamanda; basın özgürlüğüne ve demokrasimize yönelik bir tehdittir.
İfade özgürlüğünü kontrol altına almaya yönelik girişimler kaygı vericidir. Aynı zamanda yeni bir sansür girişimidir.
Basın emekçilerine düşen görev; işlevsiz hale getirilmek istenen Anadolu Basını'nı yaşatmak, her türlü kuşatılma çabasını boşa çıkarmak ve her şart altında Basın Özgürlüğü dahil her türlü hak ve özgürlükleri savunmaktır...
Unutulmamalıdır ki; basını özgür olmayan halk asla özgür olamaz.
#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları