Geçmişten Geleceğe Adana’da Sinema: 32. Altın Koza ve Ötesi
Adana’da Sinema:

HÜSEYİN YETİŞ
yetis.huseyin@gmail.com - 0 (545) 36495431. Adana’nın Sinema Tarihi
Adana, Yeşilçam’ın unutulmaz şehirlerinden biri oldu. 1960’larda ve 70’lerde Çukurova’nın pamuk tarlalarından yükselen hayat hikâyeleri, Yılmaz Güney’in objektifinde beyaz perdeye taşındı. Şehirde o dönemde yaklaşık 120 sinema salonu vardı; mahallelerde yazlık sinemalar, kapalı salonlar halkın kültür yaşamının merkeziydi. Damla, Melek, Arı, Akün gibi salonlar sadece film izlenen mekânlar değildi; toplumsal hikâyelerin, işçi yaşamlarının, göçün, sınıf farklarının anlatıldığı birer sahneydi.
Yılmaz Güney ve Aytaç Arman gibi sanatçılar, Adana’dan çıkıp Yeşilçam’a damga vurdu. Bu şehir, sadece pamuk üretmedi; yıldız da yetiştirdi. Altın Koza Film Festivali (1969), Adana’yı Türkiye’nin Cannes’ı yapma iddiasıyla yola çıkarak Yeşilçam sinemasının kalbi haline geldi. İlk yıllarında Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit, Cüneyt Arkın gibi devler şehre geldi; festival halkla iç içeydi.
2. Altın Koza’nın Bugünü
2025’te 32. kez düzenlenecek Adana Altın Koza Uluslararası Film Festivali, Türkiye’den ve dünyadan toplam 190 filmle izleyiciyle buluşacak. Açık hava ve kapalı salon gösterimleriyle yaklaşık 190–200 bin kişiye ulaşması hedefleniyor. Festival, genç sinemacılara ve öğrencilere destek olmak için çeşitli yarışmalar düzenliyor: ulusal uzun metraj, kısa film, öğrenci kısa filmi, uluslararası kısa film ve senaryo kategorileri.
Jürilerde ise sinemanın önemli isimleri yer alıyor: Ümit Ünal başkanlığında Belçim Bilgin, Berkay Ateş, Deniz Eyüboğlu gibi değerli sanatçılar filmleri değerlendiriyor. Festivalin mottosu “Sinema barıştır, özgürlüktür, umuttur.”
3. Sorunlar ve Eksikler
-
Tarihi sinema salonlarının çoğu ya kapandı ya da işlevini yitirdi. Melek ve Akün gibi simgeler restore edilmedi.
-
Festival hâlâ halkın günlük yaşamıyla yeterince bütünleşmiş değil; protokol etkinlikleri öne çıkıyor.
-
Genç sinemacılar için yeterli atölye, mentor desteği, film platosu ve teknik altyapı yok.
-
Şehir sinema arşivi, müzesi ve geçmişi belgelenmiş bir kültürel hafıza merkezi ile desteklenmiş değil.
4. Geleceğe Yönelik Somut Vizyon
-
Çirkin Kral Arşivi ve Sinema Müzesi
-
Yılmaz Güney ve Adana’dan çıkan Yeşilçam emekçilerine adanmış bir müze kurulmalı.
-
Film arşivleri, kişisel eşyalar, kamera arkası fotoğrafları sergilenmeli.
-
Ziyaretçiler için interaktif deneyimler ve dijital gösterim salonları olmalı.
-
-
Eski Sinema Salonlarının Restorasyonu
-
Melek, Akün, Damla ve Arı sinemaları restore edilip halkın hizmetine açılmalı.
-
Salonlar yalnızca gösterim için değil, atölye ve kültürel etkinlik merkezi olarak da kullanılmalı.
-
-
Altın Koza’yı Halkın Festivali Yapmak
-
Mahalle gösterimleri ve açık hava sinemaları artırılmalı.
-
Üniversite ve lise öğrencileri için özel yarışma ve workshoplar düzenlenmeli.
-
-
Film Platosu ve Çekim Destekleri
-
Çukurova’nın doğal ve tarihi alanları film çekimleri için plato olarak kullanılmalı.
-
Belediye ve valilik yapımcılara mekân ve lojistik desteği sunmalı.
-
-
Gençlere Sinema Okulları ve Atölyeleri
-
Ücretsiz senaryo, kamera ve kurgu atölyeleri kurulmalı.
-
“Adana Sinema Akademisi” ile öğrenciler ulusal ve uluslararası projelere hazırlanmalı.
-
-
Sürekli Kültürel Hafıza Projeleri
-
Tarihi salonların envanteri çıkarılmalı, eski filmler restore edilmeli, anekdotlar dijitalleştirilip halka sunulmalı.
-
5. Sonuç
Adana, geçmişte Yeşilçam’ın kalbiydi ve Altın Koza ile bunu yeniden hatırlattı. Ancak gerçek diriliş için sadece festival haftasına sıkışmak yeterli değil. Tarihi miras korunmalı, genç nesiller desteklenmeli ve şehir kültürel bir sinema merkezi olarak planlanmalı.
Çünkü bu şehirde hâlâ anlatılmayı bekleyen hikâyeler var. Çukurova’nın kavurucu güneşi, pamuk tarlaları, Seyhan’ın kıyısı… Her biri bir film sahnesi. Adana, Yeşilçam’ın kalbiydi. Ve doğru adımlarla o kalp yeniden atacak.