SINAV BARAJl
MEHMET ŞAN
mehmetsan@gmail.com - 05453649543Üniversitelerde baraj puanlarının kalkmasının eğitim kalitesine,
öyle söylenildiği gibi,pek olumsuz etki yapacağını sanmıyorum.
Çünkü üniversitelerin kaliteli eğitim yapmaları,giriş şeklinden ziyade öncelikle kendi organizasyonlarıyla alakalı olmalıdır.Sen liseden ne kadar başarılı öğrenci alırsan al,eğitiminde sıkıntı varsa fayda etmez,öğrenciyi sistemsizliğin içerisinde yok edersin.
Diğer taraftan başarısı düşük öğrencinin iyi bir organizasyon içerisinde başarılı olma şansı da vardır.Böyle kazançlar çok değerlidir.
Bu güne kadar üniversiteye girişlerde zorluklar çıkarıldı da ne oldu?
Eğitim kalitesi her zaman yine tartışıldı.
Burada önemli olan üniversitelerin başarı iklimi içerisindeki çağdaş ve adil organizasyonlarıdır.
Barajın kalkması,girişin kolaylaşması, işini doğru yapan üniversitelerin kalitesini düşürmez.Ama sadece hak edeni mezun etmek kaydıyla.Yani çıkış,giriş gibi kolay olmamalıdır.
Gelelim şu sınav meselesine.
40 senedir yapılıyor.Bilenle bilmeyeni ayırmıyor,
sıralıyor.
Yani bir soruyu 4 dakikada yapanla bir dakikada yapanı ayırıyor.Bir dakikada yapan kazanıyor,4 dakikada yapan başarısız sayılıyor.
Ne oldu sonra? Dershaneler,hatta okullar eğitimi bırakıp öğretim yaptılar.Çıkma ihtimali olan soruları ezberletip kısa sürede cevaplama yöntemleri öğrettiler.Yani öğretim,eğitimi ikame etti.
Bu yüzden,bir türlü ezberci eğitimden yorumcu eğitime geçemedik.Almanya analitik eğitim seviyesinde.Ülkelerin ekonomisiyle,eğitimi arasında doğrudan ilişki vardır.Durum ortada.
Kırk yıldır okullara giriş sınavı yapalım derken,maalesef okullar sınavlara hazırlık yeri haline geldi.
Sosyolojimiz,psikolojimiz değişti.
Her şeye çabucak cevap veren bir toplum olduk.Söz bitmeden karşılığını yapıştırıyoruz.Belki de bu yüzden kavgacıyız.Bir birimizi anlayamıyoruz.
Düşünmeyi,yorumu,
analitik bakışı ve enine boyuna değerlendirmeyi zayıflatıyoruz.
Acaba niçin yeterince kurumsal olamıyoruz?
İş hayatında,siyasette,sporda ve sanatta…Hemen cevap veriyoruz.Acelemiz var çünkü.Hayatı 180 dakikaya sığdırmaya alıştık.
Bir de barajsız deneyelim,hatta daha ileri gidelim,her üniversite kendi öğrencisini kendisi seçsin.Dakikaya sığdırmadan oturup mülakatlar yapsın.Öğrenciyi dinlesin.Ne dersiniz?
Demem o ki,
artık eğitimi öğrencinin bulunduğu yere gidip şekillendirmemiz lazım.
Onları dedelerinin koşullarına zorlamaktan vazgeçerek…
Farklı düşünen var mı ?