21 Nisan 2023 - Cuma

14 Mayıs'a Giderken Türkiye Gerçeği

Yazar - KURTULUŞ KILINÇ
Okuma Süresi: 6 dk.
224 okunma
KURTULUŞ KILINÇ

KURTULUŞ KILINÇ

kurtuluskilinc@gmail.com - 05354491153
Google News

"Bu kadar ağır ekonomik ve sosyal koşullarda yaşayan halkımız ne yazık ki her gün pembe tablolar ve hayali başarılarla manipüle edilmeye çalışılıyor. "

14 Mayıs seçimleri yaklaştıkça iktidar ve ona yakın bazı haber kaynaklarının Türkiye’nin Avrupa ve Dünyadaki sosyal, ekonomik başarılarını ve lider olduğu alanları halkımıza anlatma çabasını hep birlikte izliyoruz. Yaşadığımız ekonomik felaketleri görmezden gelenler aynı körlüğü deprem ve deprem sonrası yaşananlar içinde göstermektedir.

Türkiye'nin Doğu Anadolu fay hattı üzerinde meydana gelen depremlerden etkilenen illerimizde yaşayan vatandaşlarımızın sayısı İLO verilerine göre 14.021.280 yerli nüfus ve 1,5 milyondan fazla mültecidir. Resmi verilere bakıldığında ise 50.000 fazla insanımız yaşamını yitirmiş ve 107.000 kişi yaralanmıştır. Aradan aylar geçmesine rağmen ne yazık ki hala yakınlarına ulaşmaya çalışan çokça insanımız kayıp ilanı vermektedir. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yapılan açıklamalara göre 876.569 bağımsız bölümün yer aldığı 298.448 bina 220.000 iş yeri ağır hasar görmüş ve kullanılamaz hale gelmiştir. TERRA raporuna göre 3,3 milyon yurttaşımız bulunduğu yaşam alanlarını terk etmek zorunda kalmıştır. Kısacası milyonlarca yurttaşımız 6 Şubat 2023'ten bu yana barınma, gıda, su, sağlık ve eğitim gibi temel insani yaşam olanaklardan yoksun bulunmaktadır. Bunca acı ve olumsuzluk içinde yaşayan insanımız varken 14 Mayıs seçimleri nedeni ile ulusal medya depremzedelerin sorunlarına karşı kör ve sağır bir tutum içinde iken sürekli iktidarın temel atma törenleri ve afet yönetiminin ne kadar başarılı yapıldığını içeren haberlerle kamuoyunu yanıltacak içerikler üretmekle meşguller. 

 

Şimdi gelin deprem öncesinde yapılan araştırmalarda Türkiye'nin Avrupa ve Dünyadaki eğitim, işsizlik ve gelir adaletsizliği gibi alanlardaki yerine bakalım.

 

Geleceğimiz olan çocuklarımızın hangi zorlu koşullarda yetiştiğini gösteren içler acısı verilerle başlayalım;
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) verilerine göre Türkiye'de çocukların %22 sinden fazlası yoksulluk içinde büyümekte olduğunu görüyoruz.      

 OECD ülkeleri arasında ise Kosta Rika' nın ardından %22,4 ile 2 sırada yer almaktayız.

Ayrıca Ekonomik İş birliği ve Kalkınma örgütü OECD tarafından yayımlanan bir diğer raporda Türkiye'nin eğitimde yatırım ve araştırma konusunda sınıfta kaldığı ortaya çıkmıştır. Buna göre Türkiye ilköğretimden yükseköğrenime kadar öğrenci başına yıllık harcamada OECD ülkeleri arasında sondan birinci olarak liderliğini korumaktadır. 


Aynı raporda 3-5 yaş arası okul öncesi eğitim alan çocuklar bu yaş grubunun %41'ini oluşturmaktadır. Bu oran OECD ülkelerinde %83 olduğunu göz önünde bulundurursak son sıradaki yerimizi korumaya devam ettiğimizi de görmekteyiz.

Türkiye'nin ilk orta derecedeki okullarda eğitim harcamalarında özel sektör payı OECD ülkeleri oranı %25, 1 iken 36 ülke içinde Türkiye yine ilk sırada gelirken; ilk ve orta dereceli okullarda kamu payı %74,8 ile Türkiye 36 ülke içinde son sırada yer almaktadır.


Türkiye' de işsiz ve eğitim görmeyen gençlerin oranı Avrupa ve OECD verilerine göre% 24.7 ile son sırada yer almaktadır. Bu veriye göre Türkiye'de çalışmayan ve okumayan 3 milyonun üzerinde gencimiz bulunmaktadır.

Unutmayalım ki bu sonuçlar deprem öncesi verilerden elde edilmiştir. Şu an deprem bölgesinde yaşayan gençlerimizin ve çocuklarımızın eğitim olanaklarını göz önüne aldığımızda tablonun ne kadar ağırlaştığını anlayabiliriz.  

 

Türkiye, Ekonomik İş birliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) üyeleri arasında istihdamın en düşük olduğu ülke yine Türkiye'dir. 2022 yılı son çeyreğinde Türkiye’de istihdam %53,7  ’de kaldı. OECD ortalaması ise yüzde 69. Türkiye 39 ülke içinde son sırada bulunuyor.

Kadın istihdamında da Türkiye, OECD ülkeleri arasında en düşük orana sahip ülke oldu. 2022’nin son çeyreğinde Türkiye’de kadın istihdamı yüzde 35,5 olarak gerçekleşti. İzlanda yüzde 82,4 ile kadın istihdamında ilk sırada yer aldı. 
Oxfam ve Development Finance International (DFI) tarafından hazırlanan 2022 Eşitsizliği Azaltma Taahhütleri Endeksine (EAT Endeksi) göre Türkiye’de en zengin yüzde 1’lik kesimin toplam servetin yüzde 41’ine sahip olduğu ve servet dağılımı adaletsizliğinde OECD ülkelerine baktığımızda Türkiye en son sıradaki yeri ile gelir adaletsizliğindeki birinciliğini de kaptırmıyor.

Onlarca farklı kuruluşun yüzlerce araştırmasında sonuç hiç değişmiyor Türkiye eğitimde, yoksullukta, gelir adaletsizliğinde, çocuk yoksulluğu ve Kadın istihdamında ne yazık ki Avrupa ve Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma örgütü OECD üyesi 37 ülke arasında son sıralarda yer alıyor. Bu kadar ağır ekonomik ve sosyal koşullarda yaşayan halkımız ne yazık ki her gün pembe tablolar ve hayali başarılarla manipüle edilmeye çalışılıyor. Fakat sokak hiçbir şeyi saklayamıyor. Manavda, pazarda, markette her gün değişen fiyat etiketleri halkımızı dayanılmaz biçimde açlık ve yoksullukla baş başa bırakıyor. Bir halk türkümüzde ki sözler günümüzün Türkiye’sini ne kadar da iyi yansıtıyor.

“Yoksulun sırtından doyan doyana, doyan doyana
Bunu gören yürek nasıl dayana, nasıl dayana?
Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana
Bilmem söylesem mi, söylemesem mi”

Evet biz söylemeye devam edeceğiz…

Ülkenin kaynaklarını Türkiye’nin en zengin yüzde 1’lik kesimine peşkeş çekilmesini sağlayan politikaların son bulup, Ekonomik kaynakları yoksul halkımızın adil, eşit ve kardeşçe yaşaması için kullanılana kadar her platformda yazacağız, konuşacağız, paylaşacağız.

 

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.