TGS Adana Şubesi sansür yasasına ‘hayır’ dedi
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Adana Şubesi üyesi gazeteciler Cemalpaşa Postanesi önünde bir araya gelerek sansür yasasına karşı ses yükseltti.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yasama faaliyetlerine yeniden başlaması ile TBMM Genel Kurulu’nda yeniden görüşülmeye başlanacak olan “Dezenformasyon Yasası”na karşı, Türkiye Gazeteciler Sendikası Adana Şubesi üyesi gazeteciler Cemalpaşa Postanesi önünde bir basın açıklaması yaparak tepki gösterdi. Türkiye genelinde eş zamanlı olarak yapılan basın açıklamasını okuyan TGS Adana Şube Başkanı Salim Büyükkaya’nın yasayı “Sansür Yasası” olarak niteleyerek, ‘Dezenformasyonla mücadeleyi’ değil sansürü artırmak üzere hazırlandığı anlaşılan kanun teklifi, 2022 boyunca yaptığımız tüm itirazlara rağmen, yasama yılı başlar başlamaz meclis gündemine geliyor” dedi.
Türkiye’nin seçime giderken, “dezenformasyonla mücadele” adı altında ısrarla gündeme getirilen yasanın, gazeteciliğe baskıdan ve medyayı cezalandırmaktan başka amacı olmadığını kaydeden Büyükkaya, “Bu teklifin geri çekilmesini istiyoruz. Basın meslek örgütlerine sorulmadan, iktidar tarafından tek taraflı hazırlanan bu yasa teklifi kabul edilirse, yalan olduğu iddia edilen bir haber nedeniyle gazeteciye üç yıl hapis cezası verilebilecek, sosyal medyada eleştirel paylaşım yapan yurttaşlar dezenformasyonla suçlanabilecek. Paylaşılan içeriğin doğru olup olmadığına ise iktidar karar verecek.” ifadelerini kullandı.
“SOSYAL MEDYA CENDEREYE ALINACAK”
Yasanın bu haliyle TBMM’de kanbul edilmesi durumunda sosyal medyanın dahi cendereye alınacağını, anlık mesajlaşma uygulamalarının bundan sonra görüşmelere ilişkin bilgileri BTK’ya vereceğini kaydeden Büyükkaya sözlerinbi şöyle sürdürdü: “Gazetecilerin basın kartı taşımasının hiçbir anlamı kalmayacak, çünkü dernek ve vakıf yöneticilerinin basın kartı alabilmesi için medya alanında faaliyet göstermesi yeterli olacak. Basın İlân Kurumu, gazetelere ve internet haber sitelerine hem para hem ceza veren bir kurum olarak geniş yetkilerle donatılacak. Tıpkı, televizyon ve radyolar üzerinde kılıcını sallayan RTÜK gibi yazılı ve dijital medyanın eli sopalı polisi hâline gelecek.
“GAZETELERİN RESMİ İLAN GELİRİ BUHARLAŞACAK”
BTK ile BİK, basılı ve dijital medyanın yanı sıra sosyal medya ile Whatsapp gibi haberleşme uygulamalarını da çok sıkı bir denetim ve ceza tehdidi altına alacak. Kullanıcı bilgilerini vermek ya da suç işlediği öne sürülen hesaplarla ilgili işlem yapmak gibi ağır yükümlülükleri kabul etmeyen sosyal medya şirketlerinin bant genişliği yüzde 95 oranında daraltılacak, böyle olunca hepimizin her gün kullandığı bu uygulamalar çalışmayacak. Yerel gazetelerin ana yaşam kaynağı olan resmi ilân gelirinin yüzde 75’i buharlaşacak, matbaalar çalışamaz hâle gelecek.
Kısacası yaklaşan seçimler öncesinde, devlet kurumları halkın tüm haber kaynaklarını bir ahtapot gibi saracak, isterse sıkıştırıp boğacak, isterse gevşetecek.
“AĞIR TEHDİTLER GETİRİYOR”
Biz gazeteciler yasa teklifinin her maddesini didik didik inceledik. Topluma karşı sorumluluğumuz gereği bir kez daha hem yasa yapıcıları hem kamuoyunu uyarıyoruz. Bu yasa bu hâliyle geçerse ülkemizde basın, ifade ve haberleşme özgürlüğü kalmayacak. İtirazlarımızı Meclis’te dile getirirken “Tartışmalı bu maddeleri muğlaklıktan uzak olacak şekilde yeniden düzenleyelim” dedik, dinlemediler. Şimdi tarihimizde görülmemiş düzeyde ağır bir ifade özgürlüğü engeliyle karşı karşıyayız. Bu yasa tüm topluma ve bu toplumun bir parçası olan gazeteci ve yayıncılara çok ağır otosansür, sansür, ceza, denetim ve işini yapamama tehdidi getirmektedir”.
Bu sansürü kabul etmeyeceklerini, okurlarıyla, sektörle ve meslektaşlarıyla bu yasanın geri çekilmesi için mücadele edeceklerini kaydeden Büyükkaya, “Bugün buradan TBMM’de grubu bulunan partilerin grup başkanvekillerine kanun teklifini geri çekmeleri için son kez çağrı yapıyoruz. Sansüre değil daha fazla demokrasiye ihtiyacımız var” dedi. Açıklamanın ardından TBMM’de grubu bulunan partilerin grup başkanvekillerine yasaya itirazları içeren birer faks gönderildi.