“ Hukuk ve dahi savunma hakkı bir gün herkese lazım olabilir…”
Mevcut iktidarın, ülkedeki bütün kurumlarını kendisine bağlı hale getirme yönündeki tehlikeli politikasını bir an evvel terk etmesi gerektiğine değinen İbrahim Ünlütaşkıran , Türkiye Cumhuriyeti’nin‘hukuk devleti’ olma vasfını güçlendirecek uygulamalara yönelmesi gerektiğini ifade etti.
Merkez Parti Adana İl Başkanı İbrahim Ünlütaşkıran, İktidarın; devlet kurumları arasında kendi otoritesine mutlak biçimde
itaat etmeyi reddeden son kuruluşlar olarak gördüğü baroların (ve meslek
kuruluşlarının) mevcut yapısını, bu kurumların görüşlerine dahi
başvurmadan, kapalı kapılar ardında ve yıllardır sürdürdüğü hoyratça bir
tavırla değiştirmeye yönelik bir çalışma içerisinde olduğu bilgisinin , son
günlerde kamuoyuna yansıdığını belirtti. Söz konusu çalışma kapsamında; bir ilde birden fazla baro kurulması (çoklu baro uygulamasına geçilmesi), barolara üyeliğin
zorunlu olmaktan çıkarılması, mevcut seçim sistemi yerine nisbi temsil
sisteminin getirilmesi, delege sayılarının değiştirilmesi ve Avukatlık
Kanunu'nun 76. ve 95. maddelerinin değiştirilerek baroların dava açma
haklarının tamamen ellerinden alınması gibi düzenlemeler getirileceği
yönünde haberlerin medyada yer aldığına dikkat çeken Başkan İbrahim Ünlütaşkıran, “Konunun elbette teknik bir boyutu da olmakla birlikte, yapılması
planlanan düzenlemeyle; özellikle büyükşehirlerde, belirlenen kriterleri
sağlayanların ‘alternatif bir baro’ kurmasının önü açılarak bir şehirde
birden fazla baro olmasının ve bu baroların da Türkiye Barolar
Birliği(TBB)’ne delege vermesinin amaçlandığı; ayrıca mevcut seçim
sistemi yerine nisbi temsil sistemine gidilerek üye sayısı fazla olan
İstanbul, Ankara ve İzmir gibi ‘iktidar karşıtı’ ve ‘itaatsiz’ baroların delege
sayılarının düşürülmesi suretiyle, diğer il barolarının temsiliyetinin
arttırılması ve böylece görünürde, TBB’de bir ‘denge’ kurulmasının
hedeflendiği anlaşılıyor. Yani; mevcut durumda örneğin İstanbul Barosu,
yaklaşık elli bin kayıtlı avukatla TBB'de yüksek oranda bir delege sayısıyla
temsil edildiği halde, yeni düzenlemeyle İstanbul’un TBB’deki delege
sayısının yarı yarıya düşürülmesi ‘sağlanıyor’! Ayrıca; çoklu baro
uygulaması hayata geçtiğinde, avukatlar için de, tıpkı sendikalarda olduğu
gibi bir başka baroya kaydolma seçeneği doğmuş oluyor!” dedi.
“HUKUK DEVLETİ OLMA İDEALİNE AŞIRI DERECEDE ZARAR VERECEKLERDİR”
Savunma hakkının kutsal bir hak olduğunu ifade eden Başkan İbrahim Ünlütaşkıran, “Yargının üç sacayağından biri olan ve avukatların temsil ettiği bağımsız bir savunma mekanizması, gerçek manada bir muhakemenin yapılıp hakikatin ortaya çıkarılması ve adaletin tecelli edebilmesi bakımından elzemdir.
Savcılık ve hakimlik makamlarının, HSK marifetiyle bugün artık iyice
iktidarın boyunduruğu altına alındığı ve gelinen noktada, ne acıdır ki, bu
meslek gruplarının haklarının dahi yine avukatlar tarafından müdafaa
edildiği göz önüne alınırsa, savunmanın siyasi iktidardan bağımsız
olmasının ne derecede hayatiyet arz ettiği anlaşılabilir.Diğer sakıncaları bir tarafa; bu muhtemel düzenlemenin bizce en olumsuz sonuçlarından birisi de, baroların dava açma haklarının tamamen ellerinden alınacak olmasıdır. Siyasi iktidarın hukuk dışı iş ve işlemlerine karşı salt vatandaş olarak dava açmanın mümkün olmadığı durumlarda,kamu menfaatlerini korumak maksadıyla baroların idari yargıda dava açabilme hakları hepimiz için hayati önem arz etmekte olup, yapılmak istenen değişiklikle bu olanağın tamamen ortadan kaldırılacak olması,
hukuk devleti olma idealine onulmaz derecede zarar verecektir.” Diye konuştu.
“BAROLARIN VE DİĞER MESLEK ODALARININ İKTİDARIN GÜDÜMÜNE SOKULMASI,BÖLÜNMESİ VE ETKİSİZLEŞTİRİLMESİ, İNSANLAR ARASINDAKİ KUTUPLAŞMAYI DAHA DA ARTTIRACAKTIR”
Daha önce de, baroların her ‘itaatsiz davranış’larının akabinde
iktidarın benzer girişimlerde bulunduğunu , ancak kamuoyundan gelen güçlü
itirazlar neticesinde bu çalışmaların rafa kaldırıldığına değinen İbrahim Ünlütaşkıran,” Bu defa; kontrol edemedikleri bu meslek kuruluşlarının yönetimlerini dağıtarak etkisizleştirmeyi hedefledikleri anlaşılıyor.Dolayısıyla; bu çabalar baroların mevcut yapısını daha demokratik ve çağa uygun bir hale getirmeye matuf olmayıp, iktidarın ‘itaatkar baro’
arzusunun artık gizlenemez biçimde açığa çıkmasından ibarettir. Yargının
hayati bir bileşeni olan savunmanın da iktidara bağlı hale getirilmesi
sağlanabilirse eğer, iyice dibe vuran yargı bağımsızlığından maalesef artık
eser kalmayacaktır!Baroların ve diğer meslek odalarının iktidarın güdümüne sokulması,bölünmesi ve etkisizleştirilmesi, şüphesiz yine vatandaşın zararına olacak ve insanlar arasındaki kutuplaşmayı daha da arttıracaktır. Merkez Parti olarak temennimiz; mevcut iktidarın, ülkedeki bütün
kurumları kendisine bağlı hale getirme yönündeki tehlikeli politikasını bir
an evvel terk etmesi ve hepimizin selameti için, Türkiye Cumhuriyetinin
‘hukuk devleti’ olma vasfını güçlendirecek uygulamalara yönelmesidir…
Zira; hukuk ve dahi savunma hakkı bir gün herkese lazım olabilir…” dedi.