BARO BAŞKANIMIZ AV. VELİ KÜÇÜK, ADANA SÜPER FM RADYO’NUN CANLI YAYIN KONUĞU OLDU.

92.8 frekansından yayınlanan programda Baro Başkanımız Av. Veli KÜÇÜK, Barolarla ilgili yeni yasal düzenlemeler, Baromuzun faaliyetleri, ülke ve kent gündemine dair görüş ve düşüncelerini paylaştı.

Adil yargılanma talebiyle başladıkları ölüm orucunun 236. gününde olan Av. Ebru Timtik ve 205. gününde olan Av. Aytaç Ünsal’ın içerisinde bulundukları durumun vahametine dikkat çekti.

"Adil yargılanmadılar. Ne yazık ki yaşam hakları da ihlal edilmek üzere. Onlar da yaşamlarının risk altında olduğunu biliyor ama hukuksuzluğa karşı vazgeçmek istemiyorlar. Özellikle Av. Ebru Timtik’in sağlık durumu kötüleşti, yarın geç olabilir! Daha önce Grup Yorum üyesi İbrahim Gökçek ve Helin Börek’in durumları geldi aklıma. Onlar da adil yargılama ve adalet talebinde bulundular. Ebru ve Aytaç yaşamalı. Biz diyoruz ki ölümün yanında yaşamı kutsayalım”

Yurttaşlarımızın adil yargılama ve adalete güven duygusunun yüzde 80’lere gerilediğini belirten Başkanımız Av. Veli Küçük, “Hukukun üstünlüğü, bağımsız bir yargı, adil yargılama ve hukuka güven hepimizin ortak isteğidir. Adaletin olmadığı yerde başka unsurlar öne çıkar” dedi.

FETÖ’nün yıllardır istediği çoklu-paralel baro projesi hakkında sorulan soruya Başkanımız Av. Veli Küçük, “Konu sadece baroların bölünmesi değil. Baroların bölünmesi demek toplumun bölünmesi demektir. Baro bir lokal veya dernek değil, kamu kurumudur. Baroların bölünmesi, karmaşa ve sıkıntıdan başka hiçbir işe yaramaz. Baroların etkisizleştirilmesi ve itibarsızlaştırılması demek doğa talanının, kadın cinayetlerinin, çocuk istismarının, işkencenin, kötü muamelenin meşrulaşması anlamına gelir ki, bu da çok tehlikelidir.” İfadelerini kullandı.

Baroları ‘böl, parçala, yönet’ anlayışının avukatları ideolojik, etnik, tarikat ve cemaatlere göre ayrıştıracağını da anlatan Başkanımız Av. Veli Küçük, “Bizler baro başkanları olarak savunmanın, iktidarın baroları parçalama, çoklu baro oluşturma girişimine karşı Ankara’da verdiği hak-hukuk-adalet mücadelesine destek olduk. Barolar her şeyden önce hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını korumak ile yükümlüdür. Bu sistem ile yandaş barolar hak ihlallere ses çıkarmayacak. Böylece aynı şehirde iki baro arasında yaşanan ayrışma iktidarın elindeki kozu meşrulaştıracak. Baroların politika yaptığını söylemek mümkün; ancak barolar hukuk politikası yapar. Bu sistem ile bu durum gündelik, sıradan siyasete dönüşecek.

Siyasi otoritenin tepeden inme ve dayatmacı bakış açısına karşı direnmeye devam edeceğiz. Avukatların cübbelerinde düğme yoktur, biz hiçbir güce eğilmeyiz, emir ve talimat almayız. Kazanılmış haklarımızdan da asla feragat etmeyeceğiz.” şeklinde konuştu.